31 Aralık 2009 Perşembe

YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN!!!



atarz9.gif

YENI YILINIZ KUTLU OLSUN


16 Aralık 2009 Çarşamba

BAŞARILI ANNE VE BABALAR



Anne ve babalar, çocuklarını eğitirken öncelikle gelişim evrelerini bilmeli ve çocuklarının içinde bulunduğu gelişim dönemini tanımalıdır. Başka bir deyişle, çocuklarını tanıyarak işe başlamalıdır. Aksi takdirde istenmedik sonuçlarla karşılaşabilirler.

Anne ve babalar, çocuklarının kendi modelleri olmadığı gibi, kardeşlerinden ve arkadaşlarından farklı, bağımsız, kendine özgü zeka ve kişilik özellikleri olan bir birey olduğu gerçeğinden hareket etmelidirler. Anne ve babanın çocuklarına, “uygun olan davranışı” ya da neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğretebilmeleri için, gerek kendi aralarında gerekse çocuklarına yönelttikleri davranışlarında dengeli, tutarlı ve kararlı olmaları gerekir.

Anne ve babaların her anlamda güvenilir bir çocuğa sahip olabilmeleri için, öncelikle kendilerine, sonra birbirlerine, ardından da çocuklarına güvenmeleri gerekir. Anne ve babalar çocuğundan yaşı ve yeteneklerine uygun isteklerde bulunmalı, çocuğu hayal kırıklığına uğratacak, yaşının üstünde beklentiler içine girmemelidirler. Çocuğun ilgi ve yeteneği, onun yönlendirilmesinde esas alınmalı, ana-babanın tutkuları dikkate alınmamalıdır. Anne-babalar öncelikle çocuğunu bağımsız bir birey olarak kabul eden, ona sevgi ile yaklaşan ve olumlu ilişki kurmaya çalışan kişiler olmalıdırlar. Bilinmelidir ki, sevgi temeline dayanan eğitim, sağlam ve başarılı eğitimdir. Anne-baba,soyut düzeyde uyarı yerine, somut düzeyde eylemi temel almalıdır. Anne-babalar öyle bir ortam hazırlamalıdır ki, çocuk sanki her zaman anne ve babası yanındaymış gibi kendini güvenli ve hiç yanında değilmiş gibi özgür hissetsin.

Böyle bir aile ortamı çocuğun kendine özgü anlayış ve düşüncesini ifade etme olanağı sağlar. Buna karşın sağlıksız bir aile, çocuğun nasıl algılaması, düşünmesi ve davranması gerektiğiyle ilgilenir. Çünkü bu ana-baba için, çocukları belirli bir kalıba sokmak, onu bağımsız olarak gelişmesinden daha önemlidir. Anne- baba, çocuğunun kişiliğine saygı duyan, benlik saygısı üstün kişiler olmalıdır ki, çocuklarının benlik saygısı da üstün olabilsin. Anne-babalar çocuklarını kendi kendini yönetebilen bireyler olarak yetiştirmek için gerekli sosyal ortamı hazırlamalıdırlar. Bunun için de aşırı koruyucu yaklaşımdan kaçınarak çocuğun kendi kendini yöneten bir birey olmasına fırsat verilmelidirler.

Kısacası, anne ve babalar, çocuğa sevgi veren, girişim yeteneğini ve özgüvenini kazanabilmesi için onu destekleyen kişiler olmalıdırlar. Çocuğa yeterli düzeyde desteğin sağlandığı bu ortamda anne-babanın sağladığı disiplin ve eğitimin nitelikleri şüphesiz ki olumlu olacaktır. Aşırı davranışları anlayışla karşılanmali ve yumuşak bir biçimde düzeltilmelidir. Böyle bir esnek ortamda çocuk, cesaretli ve topluma uyumlu bir insan olarak yetişir. Yaşamını yapıcı çabalar üstüne kurmayı öğrenir. İdeal anne-babayı tanıtmak zor olmakla beraber başarılı anne-babalar, çocuğunun ihtiyaçlarını sezen, onlara uygun yanıtlar veren, aşırı hoşgörülü veya katı olmayıp, çocuğa karşı esnek bir yaklaşım içinde olan, davranışlarında belirli bir kararlılık ve devamlılık sağlayan, karşı çıkmadan önce her zaman çocuğunun isteklerini dinleyen anne-babalardır.

Yine başarılı anne ve babalar, çocuğunun kendi kendisini denetlemesini ya da iç denetim demek olan ahlak gelişimine ortam hazırlayan, çocuktaki sorumluluk duygusunu geliştiren, olayların sonuçlarıyla onları başbaşa bırakan, onlara hak ve özgürlüklerinin sınırını öğreten, çocuklarına korku silahını çevirmeksizin, kendi kendilerini disipline eden ve düşüncelerini özgürce anlatabilen birer birey olarak yetişmelerine imkan hazırlayan kimselerdir.
www.atilakaldirim.tr.gg/

13 Aralık 2009 Pazar

EYVAH ÇOCUĞUM OKUMUYOR!!!


Eğer ki “çocuğum kitap okumuyor.” diyorsanız. Bunun sorumlusunu okulda yada çevrede aramanın çocuğunuza bir faydası yoktur. Çocuğun en büyük modeli anne ve babasıdır. Bu doğrultuda çocuğa okuma alışkanlığı kazandırmanın yolu, evde iyi bir gazete ve kitap okuyucusu olmaktan geçer. Ailelerin okumaya ayırdıkları zamanın ve çocuklarına okuma alışkanlığı kazandırmak için ne yaptıklarının araştırıldığında “Çocuklara okuma alışkanlığı kazındırmanın formülü” ortaya çıkar.

Yapılacak şeyler aslında çokta zor olmayan ve fazla emek istemeyen davranışlardır. Eğer çocuğunuzun iyi bir okuyucu olmasını istiyorsanız, her şeyi okuldan ve öğretmenden beklememelisiniz. Zaten böyle bir düşünce içerisine girmeniz problemi tek başına çözemez.

Yapacağınız basit ve yönlendirici davranışlarla çocuğunuzu iyi bir okuyucu yapabilirsiniz. Yeter ki isteyin. Aşağıda belirttiğim davranışları uygulamanız çocuğunuzun okumaya karşı olan ilgisini büyük olasılıkla yükseltecek ve okumanın kendisi için önemli bir davranış olduğunu anlayacaktır.

* Yüzyılın en büyük buluşlarından olan internetin hayatımızın her evresine girdiği şu zamanda haberleri internetten, yada televizyondan takip ediyor olsanız bile evinize mutlaka her gün ya da iki günde bir gazete almalısınız ki çocuğunuza iyi bir model olabilesiniz. Tabi ki sadece akşamları eve gazete getirmekte problemi çözmez. Çocuğunuz sizin gazete ve kitap okuduğunuzu görmelidir. Gazete ve kitap okuyan baba ve anne en iyi modeldir.

* Gazeteyi veya kitabınızı okurken çocuğunuz size soru yönelttiğinde, “Görmüyor musun meşgulüm bir şeyler okuyorum.” diyerek tepki göstermeyin. Bu davranış çocukta, “Babam gazete ve kitaplara benden daha çok önem veriyor.” düşüncesi uyandırır. Gazetenin ve kitapların kendisi ve babasının arasına girdiğini düşünerek gazeteye ve okumaya karşı çocuğunuzda olumsuz düşünceler oluşmasına neden olur.

* Gazete okurken çocuğunuzun ilgisini çekecek bir konu ya da fotoğraf bulmanız çocuğunuzun gazeteye ve kitaplara karşı ilgisini artıracaktır.

* Bir yere yada geziye giderken çantanıza kitabınızı koyun ve böylece kitaplara ne kadar önem verdiğinizi çocuğunuza gösterin. Baba ve annesinin yanlarında kitap taşımaları, ailesinin kitaba verdiği önemi çocuğa gösterir. “Babam ve annem kitap okuyorlarsa, okumak gerçektende yararlı bir şeydir.” düşüncesi çocukta oluşur ve okumaya başlar.

* Çocuğunuzla birlikte zaman geçirin ona değer verdiğinizi anlasın, ardından bir alışveriş merkezine veya kitapçıya gidiniz ve sadece bir kitap alarak ona hediye ediniz. Çocuk ailesinin kendisine çok değer verdiğini ve bu değer ölçüsünü göstermek için kitap aldıklarını görmesi kitabın çok değerli bir şey olduğu bilincini çocukta oluşturacaktır.

* Eğer mümkünse çocuklarınızla birlikte günün belli bir zamanı kitap okuyun. Düzenli yemek ve içmenin sağlığımız için önemi neyse, düzenli kitap okumanın da ruh sağlığımız ve bilgi düzeyimizin artması için o kadar önemli olduğu bilincini çocuklarınızda uyandırın.

* Çocuğunuzun bitirdiği kitabı, okuma alışkanlığı olmadığını bildiği bir arkadaşına vermesini önerin. Hem kendisinin kitap okumayan arkadaşlarından üstün ve farklı bir yönü olduğunu anlamasına hem de arkadaşlarının da kitap okumalarına neden olacaktır.

kaynak: http://www.atilakaldirim.tr.gg


6 Aralık 2009 Pazar

AiLENiN KiŞiLiK GELiŞiMiNE ETKiLERi

Çocuk iyi ve kötü örnekleri ilk defa aile fertlerinden görür. Aile hayatının temeli sevgiye, güvene, bağlılığa ve karşılıklı anlayışa dayanır. Böyle bir aile yuvası çocuk eğitiminde en elverişli çevredir.

Aîle etkilerini şu şekilde sıralayabiliriz:

1- Anne-babanın etkisi (otorite)
2- Aileyle birlikte oturan varsa diğer yetişkinlerin etkisi (anne, dede, hala)
3- Hizmetçilerin etkisi
4- Ailedeki çocuk sayısı ve sırasının etkisi
5- Aile hayatındaki düzensizlikler. ( Anne veya babanın hastalanması, ölümü, birinin uzun süre diğerlerinden ayrı kalması, anne ve baba arasıdaki geçimsizlikler, ayrılma ve boşanmalar, üvey anne veya babanın çocuğa etkisi)
6- Çocuklar arasında ayrım yapmak
7- îlgisizlik dayak ve cezalar
8- Hatalı eğitim, sayılabilir.

Kazandırılacak Davranışlar:

Oyunlar toplu eğlenceler bakımından da aile çocuğa örnek olmalıdır. Piknikler, sporlar, okuma ve müzik bir ailenin üyeleri arasındaki bağı kuvvetlendirir .
Evde ve okulda çocukların yetenekleri, güzel davranışları, örnek ve zekice söylediği bir söz değerlendirilmeli, el becerilerinin gelişmesi için bozulan, kırılan eşya ve araçları onarmasına fırsat vermelidir .
Çocuklar ve ergenler niçin yalan söylerler? Birçok neden bulabiliriz. Korku azar gibi bir takım üzücü olaylardan kaçınma arzusu, gerçeğin tam olarak ne olduğunu bilmemekten gelen heyecan, başka bir yalancıya benzeme, bencillik, gerçekte olduğundan daha mert ve akıllı, saygıdeğer görünme isteği, kuruntu gibi nedenler sıralanabilir.
Küçük yaştan başlayarak çocuğun yaptığı her yanlış işi göze batmadan önce itiraf etmesi sağlamalıdır. Tekin ve yapıcı bilgiler verilmelidir. Belki çocuğun yalanları zararsız gibi görülebilir, önemsenmezse büyüdüğünde yalanlar devam ederse karakterinin zayıflamasına neden olur. Yalancılığın alışkanlık haline gelmesinde en büyük faktör; çocukların yanında yetişkinlerin sık sık yalana başvurmalarıdır. Bu nedenle çocukların yanında büyüklerin göz göre göre yalan söylememeleri (evdeki telefona çocuğunuz baktığı sırada arkadaşınızla görüşmek istemediğinizde çocuğunuza 'yok de, yok de' diye söylemeniz), konuşmalarına dikkat etmeleri gerekmektedir. Çocuklar büyükleri örnek alırlar. Yetişkinlerin yalan söylemekten çekinmediklerini gören çocuk zor durumdan kurtulmak için, bazen de övünmek için yalana başvurmayı alışkanlık haline getirebilir.

Okuma Alışkanlığı

Çocuklara okuma zevkini aşılamalı ve okuyacakları kitapları dikkatle seçmeliyiz. Anne-baba kitap okuma konusunda, kendileri çocuklarına yol gösterecek yeterlikte bulamayabilir. Bu durumda kütüphanelerden yararlanılabilmelidir.
Çocuklar eline geçen her kitabı okuyacaktır. Dikkatli bir öğretmen öğrenciye iyi kitapları tanıtmalı, çocuk kendi başına buyruk bırakılmamalıdır .Aile öğretmenin tavsiye ettiği kitapları incelemeli, gözden geçirilmeli kendiside okumalı fîkir edinmelidir.
Eve dergi, gazete almalı büyüklerin bunları okumalı davranışlarıyla çocuğa örnek olmalıdır. Bu gün çocuklara yönelik seviye dergileri yayınlanmakta gazetelerde çocuk sayfalarına yer verilmektedir. Bunlar gözden geçirilmelidir. Sürümü yüksek tanımmış bir dergi veya gazetedeki hikayeleri çoğu faydalı olmaktan çok zararlı olabilecek durumda olabilir. ilkin kendimiz dikkatle gözden geçirmeliyiz ana-baba ve öğretmen olarak göz alıcı bir kapağa güvenerek çocuğumuzun eline tutuşturuvermekten kaçınmalıyız.
Öğrencilere boş zamanlarında kitaplardan yararlanma alışkanlığı kazandırmalıdır. İhtiyaç duydukları kitapları ve konulan arayıp bulma yollan kendilerine öğretilmelidir. Bu konuda her şeyden önce onların okuma eğilimlerinin saptanması gerekmektedir kimi çocuklar basit serüven kitaplarından kimileri masallardan, resimli hikayelerden hoşlanır. Kimileri ise rastgele okumalarla yetinirler.
Okumaktan kaçanlara sevebilecekleri kısa yalın kitaplar verilmelidir. Öbürlerine eğilimlerine göre derece derece üstün eserler seçilir.
Okuma sevgisi kazandırmanın bir diğer yolu da çocuğa ilgi duyacağı bir hikaye, masal veya yazıyı çocuğa fark ettirmeden büyüğün okuması bunu daha sonra çocukla sohbeti sırasında anlatması beğendiyse bunu temin edeceği söylenmeli sürpriz bir hediye olarak da verilebilir. Bunun tersi de uygulanabilir, Çocuk okuduktan sonra anlatması istenir.
Okuma sevgisi ödev olarak verilebileceği gibi ilgi uyandırıcı meraklandırıcı yönleriyle de aşılanabilir.
Odasında bir kitaplık kurması sağlanmalıdır. Kitap listesi yapması okuduğu, okumadığı kitapları tespit etmesi istenmelidir.

Duyguların ifade edilmesi

Kızgınlık, kırgınlık, düşmanlık duygulan; isyan etme, direnme, meydan okuma olarak görülür.
Engellenme ; Çok karşı koymalarda.
Nefret; Yalan söyleme, duyguları saklama, sinsice davranma.
Utanma ; Başkalarını suçlama, dedi kodu yapma.
Değersizlik; Hile yapma, başkalarının çalışmalarını sahiplenme .
Korku, kaygı, huzursuzluk; Patronluk taslama, zorbalık etme.
Mutsuzluk, üzüntü, ruhsal çöküntü ; Yenilgiden nefret etme, yenme gereksinimi duyma.
Burukluk, kin ; îşbirliği yapma, örgütlenme,güçsüzlük.

8-9 YAŞ GRUBU ÇOCUKLARININ PSİKOLOJİK ÖZELLİKLERİ

Okuttuğumuz sınıftaki öğrencilerin fiziksel ve psikolojik özelliklerini bilmek bir öğretmen için çok önemlidir. Bunun bilinmesi bir veli için de çok önemlidir.

Bu yaş grubu çocuklar güvene dayanan, açık dürüst, sıcak ve sevgi dolu bir ilişki isterler. Büyüklerinden bu ilişkileri bulamadıkları takdirde davranış bozukları oluşur. Bu yaş grubu çocukların ihtiyaçlarına saygı duyarak, sevecen, öğrenme isteği duyurarak, insancıl yaklaşımlarla iletişim kurmalı. Bulunduğu ortamlar demokrasi kavramı içinde geçmelidir. Bu öğrenciler arasında farklılıklardan çok benzerlikler vardır. Öğrendiklerini anladıklarında, zevk duyarlar. Kötü sonuç aldıklarında, başarısız olduklarında hayal kırıklığına uğrarlar. Bağımlı olmaya eğimlidirler. Başarılı oldukları söylendiğinde kendilerini beğenirler. Başarısız oldukları söylendiğinde bu duyguyu kaybederler. Bu yaş çocuklar dinleyerek öğrenmek isterler. Öğretmenine ebeveynlerine çok güvenir, onların hata yapmayacaklarına inanırlar. Benliğini bulmaya başlar, Büyüklerin takılıp utandırmalarını istemezler. “uğraşırsan yapabilirsin “ gibi güven beklerler. Davranış bozukluklarının çok uyarılmasını istemezler. Bu yaş çocukları olduğu gibi kabul etmek ve sevmek gereklidir.Bu yaştaki öğrenciler öğretmeninin , coşkulu, tutarlı, çok neşeli, her sorunun cevabım bilen, olarak isterler.

Davranışlarını tanıma ve yardımcı olma

Öğrencinin davranışının nedenlerini aramalı konuşturmalı ve dinlemeli, gerçekleri gösterip olayları çözme yollarını söylenmeli. Yalnızlıktan korkan öğrencinin kaygılarının yersiz olduğuna inandırılmalıdır. Okuma parçalarındaki olaylar yorumlatmalı, beğenip beğenmediği yönleri söyletmeli ve yaşamlarındaki olaylarla bağlantılar kurmalı, düşündürmeli. Çok okuma ile olayların neden, niçinlerini anlamaları sağlamalı.
Fikirlerini anlatmasını istediği konular ile ilgili yazılı anlatımlar yaptırılmalı. "Siz hangi mesleğe ilgi duyuyorsunuz? Nedenleri ile anlatınız." gibi yazılı anlatım konulan ile duyguları anlamalıdır. Bireysel konuşmalar ile problemlerini çözmeli ve güven vermelidir.

2. ve 3. Sınıflar 8 - 9yaş Grubu Çocuklarda Psikolojik Özellikler:

Çocuk hakkında isabetli kararlara varmak için onunla ilgili bilgilere ihtiyacımız vardır. Çocuk hakkında ne kadar çok ve ne kadar doğru bilgi sahibi olursak onun eğitimi ile ilgili olarak o kadar iyi kararlar verebiliriz. Bu çocuk üzerinde de etkilidir. 0 da kendi kendine karar vermesi gerektirdiğinde o kadar isabetli karar verme şansına sahip olur.Kişilik; insanın doğuştan getirdiği ve sonradan kazandığı bedeni. Psiko-sosyal bütün özelliklerin birbirine etki ederek meydana getirdiği ahenkli bir bütündür. Bunların incelenmesi daha çok gelişim psikolojisinin konusunu teşkil etmektedir. Yaşlarına göre ele alırsak;
• 8 yaş grubu çocuklar çok gelişmiş bir hayal gücüne sahiptir. Şakadan çok hoşlanır, ansızın güler, hareketli, dikkatsiz, münakaşacı aynı zamanda arkadaş canlısıdır. Eleştirilere hassastır, Gücünün üstünde işlere kalkışır. Projesini gerçekleştirmek için olağan gayret gösterirler. Karşılaştığı problemleri halletme de arzulu ve cesurdur. Gerilim boşaltıcı bazı hareketleri (gözlerini kırpıştırma, parmağım emme, mide ağrıları) görülebilir.
• 9 yaş grubu daha kavga-gürültü eder Saldırganlık sözel hale gelmiştir. Gerilimini ayağını yere vurmak, baş dönmesi, kendi kendisiyle alay etmek gibi yollarla boşaltmaya çalışır. Oldukça bağımsız bir hale gelmiştir. Kendine güvenir ve kendi kendini eleştirir. Başarının önemine inanmıştır. Ödül almak için çok çalışır. Tartışmayı sever.

13 Eylül 2009 Pazar

MİNİK KELEBEKLERİM!!!

Bu sene sizinle beraber devam edemiyoruz. Biliyorsunuz İzmir'e tayinim çıktı. Oğlum Manisa Fen Lisesi'ni kazandı. İzmir'e yerleştik. Hayatımda büyük değişiklikler oluyor. Siz yoksunuz. Yeni bir sınıfım oldu. Mini mini birler...

1. sınıfı okutacağım bu sene.
Onlara da bir site hazırladım. Onların yapacakları etkinlikleri atacağım. Bakalım neler çıkacak ortaya. Yeni etkinliklerimizi www.nalanogretmen.blogspot.com'dan takip edebilirsiniz. Onlar sizin kardeşleriniz olacak kelebeklerim.
Bana cbox'tan ulaşabilirsiniz. Sizinle çok güzel şeyler paylaştık, çok güzel etkinlikler yaptık. Siteye baktığınızda hergün neler yaptığımızı gün gün görebilirsiniz. Sizi seviyorum kelebeklerim...
4. sınıfta da yüzümü kara çıkartmayacağınızdan eminim. Siz kapasitesi çok yüksek öğrencilersiniz. Kapasitenizin büyük bir kısmını kullanırsanız yapamayacağınız hiçbir şey kalmaz. Size güveniyorum...
Bütün hayatınız boyunca sağlıklı, mutlu ve başarılı olmanızı diliyorum...

13 Haziran 2009 Cumartesi

12 Haziran 2009 Cuma

KELEBEKLERİM KARNELERİNİ SAYIN VALİMİZİN ELİNDEN ALDILAR!

Karnelerimizi bugün dağıttık.
Sayın Valimiz ve Milli Eğitim Müdürümüz bugün okulumuza geldiler. Bazı sınıflara girip karneleri öğretmenleri ile beraber dağıttılar.
Sayın Valimiz ve Milli Eğitim Müdürümüz bizim sınıfımıza da geldiler ve birkaç kelebeğime karnelerini verdiler.
Tabi sınıfta sevinç hüzün aynı anda yaşanıyordu.
Artık kelebeklerimle 4. sınıfta beraber olamayacağız ama ben onları hep uzaktan takip edeceğim. Haberleşeceğiz.

Sayın Valimiz Abdulkadir DEMİR ve Milli Eğitim Müdürümüz Aydın YALÇIN sınıfımızda.
Berra'ya karnesini Sayın Valimiz Abdulkadir DEMİR verdi.

Karneleri dağıttıktan sonra geriye kalan kelebeklerimle son fotoğrafımız :(

11 Haziran 2009 Perşembe

KARNE SÜSLEMELERİ


Karne süslemelerinden birkaç örnek...











Geleneksel süslemeler...



















Sticker sevenler...



















Farklı süslemeler...
























Dönem içinde kelebeklerim ödül olarak kendilerine verilmek üzere stickerlar getirmişlerdi. Ben de bunları değerlendirdim. Güzel ve anlamlı olduğunu düşünüyorum.
Derslerinin hepsi 5 olanların notlarının yanına nazar boncuklu stickerlar da yapıştırdım. Bunları gösteremiyorum çünkü kelebeklerime sürpriz olamayacak gösterirsem. Karnelerin ancak bu kadarını gösterebilirim :(
Föyün içine karnelerle beraber hazırladığım broşürleri de koyacağım.



Birinci dönemde karnelerin 4 kenarına kurdele yapıştırmıştım.
Daha önceki seneler de karnelerin köşelerine fiyonk kurdeleler yapıştırmıştım. Bunlar da şık olmuştu. Ama o zamanlar fotoğraflarını çekmek aklıma gelmedi. :(

10 Haziran 2009 Çarşamba

KARNE ZAMANI ÇOCUKLARA NASIL DAVRANMALI?

Senenin son broşürünü bugün hazırladım. Malum cuma günü karneleri dağıtacağız. Ben de velilere hitaben bir broşür hazırladım. Cuma günü karnelerle beraber bu broşürleri föylerin içine koyup kelebeklerime vereceğim.




Bir eğitim öğretim yılı daha bitiyor ve çocuklar karnelerini alacak. Karneyle birlikte çocuklar sevinç, mutluluk, hüzün, kaygı ve bazen öfke duygusunu birlikte yaşıyor. Karne sadece çocuğun başarısının değil, aynı zamanda anne baba tutumlarının da bir göstergesi. Öğrencilerin çok yoruldukları, zorlu bir yılın ardından aldıkları karneleri sadece başarının göstergesi olarak yorumlamak doğru değil. Karne aynı zamanda bütün yıl boyunca çocuğun derslere katılımının ve öğrenme isteğinin, hangi dersleri sevdiğinin ve nelere ilgi duyduğunun, anne baba, öğretmen tutumlarının da göstergesi.

Karnede sadece notlar üzerinde durulmadığında, çocukların özelliklerini ve gerçekten neye ihtiyaç duyduklarını görmek mümkün.Karnelerin dağıtılmasının ardından çocuklara nasıl davranılmalı?

Karneyi değerlendirmeye öncelikle iyi notlarla başlamak, sonra yükseltilen notlar üzerinde durmak ve en son zayıf derslerle ilgili konuşmak en doğrusu olacaktır.

- Sert, ağır yorumlar, tehdit ve yaralayıcı ifadeler, çocuklarda ve özellikle tepkisel oldukları için ergenlik döneminde bulunan lise öğrencilerinde, istenmedik olumsuz davranışlar ve sonuçlar yaratabilir.

- İlköğretim seviyesinde ise okula ve öğrenmeye karşı isteksizlik, dikkat sorunları, depresif duygulanım, kendine, kardeşine zarar verme davranışlarını görebiliriz.
-Karneye ait yorumlar özellikle geçmişten geleceğe doğru yapılmalı, birinci dönemden ikinci döneme uzanmalı ve önümüzdeki yıl için ne yapabiliriz şeklinde değerlendirme sonuçlanmalıdır.

- Çocukları birbirleri ve kardeşleriyle karşılaştırmak yerine, kendi içinde değerlendirmek olumlu gelişimi sağlayabilir ve gelecek yılla ilgili kaygı ve başarısızlığı azaltabilir.

- Bir çocuğun matematik dersi başarısızlığı, sosyal bilgiler veya Türkçe dersindeki başarısının önüne geçmemelidir. Çocukların ilgileri ve yeteneklerinin farklılığı bilinen bir gerçek iken bu zaman zaman unutulur.

Öğrenme süreklilik gösterdiği için karne notuda değişebilir. Öğrenmede amaç, bu yıl ve bu karne odaklı değil, ilerideki yıllara yönelik olduğunda sonuç mutluluk verici ve tatminkar olacaktır.

Tatilde dinlenmek ve küçük hediyelerle sevinmek her çocuğun hakkı.
Çocuklara verilecek karne hediyesi öncelikle sözel ödül olmalı. Daha sonra çocuğun istediği, yaşı ve sınıfı ile uyumlu bir maddi ödül verilebilir. Maddi ödülün değerinden çok sembolik anlamı önemlidir.

Özellikle ilkokul seviyesinde olan çocuklar için karmaşık olmayan basit oyuncaklar, boya kalemleri, top, bisiklet, giysi, büyük ebeveyn ziyaretleri, deniz tatili, köy ziyaretleri, sinema ve müze gezileri yararlı olacaktır.

Karne hediyesi olarak bilgisayar, çok pahalı oyuncaklar, değerli takı, cep telefonu, evcil hayvan alımı önerilmiyor. Anne baba ve çocuk arasında yapılan hediye anlaşması ya da pazarlığının da öğrenme ve okul başarısına hiçbir katkısı olmuyor.

Çocukların tatilde önce dinlenmeleri gerekiyor. Ders tekrarına ihtiyaç duyuluyorsa bunun okul açılmasına yakın zamanlarda başlatılması daha yararlı olabilir. Tatil sadece dinlenmek, eğlenmek ve boş vakit geçirme zamanı değil tam tersi dinlenirken ve hoş vakit geçirirken de öğrenme zamanıdır.

Yüzmeye gitmek, top oynamak, satranç öğrenmek, kitapçı ya da markette çalışmak, basit ev işlerinde yardımcı olmak çocuklara yaşam deneyimi kazandırırken okuldaki öğrenme süreçlerine olumlu etki ediyor. Tüm çocuklar güzel, mutlu bir tatili hak ediyor.

OKUMA ALIŞKANLIĞI ETKİNLİKLERİ (3) AFİŞ HAZIRLAMA

Görsel Sunu: Okudukları bir kitabı tanıtan bir afiş hazırlama.
Kelebeklerim okudukları bir kitabı tanıtan bir afiş hazırladılar. Her zamanki gibi yaratıcılıklarını kullandılar.

9 Haziran 2009 Salı

OKUMA ALIŞKANLIĞI ETKİNLİKLERİ (2) KİTAP KAPAĞI TASARLAMA

Resim İş (Görsel Sanatlar): Kitap kapağı hazırlama.
Kelebeklerime sevdikleri bir kitabın kapağını yeniden tasarlamalarını istedim. Kelebeklerim de her zamanki gibi yaratıcılıklarını kullanarak yine harikalar yarattılar:

5 Haziran 2009 Cuma

BUGÜN KARAGÖZ-HACİVAT GÖSTERİSİ İZLEDİK!

Bugün Karagöz-Hacivat gösterisini izlemek üzere bahçede sıraya dizildi kelebeklerim. Bayağı heyecanlıydılar.




Salonda yerlerini aldılar. Sabırsızlıkla gösterinin başlamasını bekledier .


Oyunu perdeleyen Salcan önce çocuklara Karagöz ve Hacivat’ın hayatını anlattı. Salcan’ın anlattığına göre, Osmanlı Padişahı Orhan Gazi zamanında yaşayan iki cami işçisi olan Hacivatla Karagöz’ün, bir birlerine komik taşlamalar attıkları için Bursa camiinin yapımı sırasında işi yavaşlatırlar. Camii inşaatını gezmeye gelen Padişah Orhan Gazi, inşaatın yavaşlama sebebinin bu iki işçi olduğunu öğrenince ikisini de öldürtür. Ancak daha sonra pişman olur. Bunu gören danışmanlarından birisi Hacivatla Karagöz tiplemelerini perdeye yansıtarak oynatılmasını önerir ve bu fikir padişah tarafından da kabul görür.
650 yıl boyunca bu şekilde devam eden Hacivat Karagöz Kültürü günümüze kadar gelir. Sanatçı’dan bu hikayeyi dinleyen minikler önce üzüldüler sonra da perdede ki Hacivat Karagöz tiplemelerini görünce kahkahadan yerlerinde duramadılar.




Karagöz ve Hacivat figürlerinin neyden yapıldığını anlattı.


Beraber gösteri yapmak isteyen bir kız öğrenciyle kısa bir gösteri yaptılar.



Gösteri sonunda kelebeklerimle beraber sanatçı Mahmut Salcan'la bir hatıra fotoğrafı çektim :)